27. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nden

ESKİ DAVULCU (EX-DRUMMER,2007), UTANÇ (BUDDHA COLLAPSED OUT OF SHAME/BUDA AS SHARM FORU RİKHT, 2007), LİLİT’İN KIZ KARDEŞLERİ (Sisters of Lilith, 2008)

ESKİ DAVULCU (EX-DRUMMER,2007)

Bu yıl ilgi çeken gösterimlerden biri Koen Mortier’in geçen yıl çektiği ‘Eski Davulcu’ adlı filmdi. Belçika yapımı olan bu kara komedi/suç türü olarak nitelendirilebilecek film bakışlarınızı ekrandan ayırmanız gerekebilecek rahatsız edici şiddet sahneleri içeriyor. İdollerinin peşinden giden ama kaybetmeye mahküm üç ‘engelli’ rock ve müzisyeninin kendilerine davul çalan engelli bir üye aramaları ile başlar film. Tanınmış bir yazar olan yakışıklı Dries, grubun davetini kabul eder ve provalara başlarlar. Sırf kaybetmenin, dibe vurmanın nasıl bir duygu olduğunu tatmak için katıldığı çalışmalar sürecinde geçen konuşmalar hayata tutunmaya çalışmakta pek de işi olmayan her bir karaktere büyüteçle bakmaktadır.

UTANÇ (BUDDHA COLLAPSED OUT OF SHAME/BUDA AS SHARM FORU RİKHT, 2007)

18 yaşındaki İranlı Hana Makhmalbaf’ın yönettiği ilk uzun metrajlı film, Afganlı küçük bir kızın hikayesini anlatıyor. 2007 yılında çekilen bu filmin yönetmeni, ailecek kurdukları sinema okulunda sinemacı yetiştiren ünlü Muhsin Makhmalbaf’ın kızıdır. Türkiye’de 20 Haziran’da vizyona girecek olan film,6 yaşındaki Baktay’ın okula gitme çabalarını oldukça sade bir anlatımla sergilemektedir. Filmin çıkış noktasına baba Makhmalbaf’ın ‘Buda heykellerinin utançtan yıkıldığı’ sözü ilham verdiğini söylemiş yönetmen Hana. Afgan dağlarında yaşayan ailelerden birinin kızı olan kahramanımız Baktay, kalem ve defter ararken savaş oyunu oynayan erkek çocuklarının kuşatmasında esir alınıp gerçekle oyunun birbirine ne kadar yakın olabileceğini anlatmaya çalışıyor bize. Film boyunca Taliban, Amerika ve savaşlarla ilgili söylemleri çocuklardan duymak oldukça çarpıcı. 8-15 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da düzenlenmekte olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri kapsamında da yer alan bu çok ödüllü film, aynı festivalde Fibresci ödülü için yarışacak.

LİLİT’İN KIZ KARDEŞLERİ (Sisters of Lilith, 2008)

Yönetmen Emel Çelebi’nin Necati Sönmez ile birlikte hazırladığı ilk belgesel filmi adını aldığı Tanrıça, Musevilik ve Hristiyanlık inançlarına göre Adem’in ilk eşidir. Tarihin ilk feministi olarak adlandırılan Lilit kendisini Adem ile aynı anda yaratıldıkları için eşit olduğunu savunur ve Adem’e ve Tanrı’ya karşı geldiği için cennetten kovulur. Daha sonra Tanrı, Adem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır… Belgesel Lilit’le ilgili bir mısra ile başlar, onun gücünden ve cennetten kovulmasından. Film, Ege yöresinde doğanın içinde, doğadan aldıkları güçle yaşayan üç kadının hikayesini ele alır. İçlerinden biri dağda tek başına hayvanlarıyla yaşayan, diğeri yüzme bilmediği halde balıkçılık yapan kadın ve son olarak da ev işleri ile ilgilenirken aynı zamanda tarla alıp satan bir çiftçi kadın.

16 Nisan’daki gösterimin ardından yapılan söyleşide yabancı bir izleyicinin ‘Bu yerler çok güzel, oralara gitmek istiyorum, neresi oralar? Bu kadınları nereden buldunuz?’ sorularına “Gökova civarları” diye cevap vermiştir. Kadınların yaşamın mücadele ve zorluklarına karşı direnme güçlerini izlemek oldukça etkileyici. Belgesel ayrıca halen sürmekte olan 11.Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilmektedir.

http://www.zezefilm.com/lilitin_kizkardesleri.html

printed version

Leave a comment