“ZİHİN BAZEN GİDER, BAZEN de geri GELİR” VAVIEN’den izler…

“ZİHİN BAZEN GİDER, BAZEN de geri GELİR”

Vavien geçtiğimiz yıl vizyona giren, Taylan Biraderler olarak anılan Yağmur ve Duru Taylan kardeşlerin çektiği, son dönemlerde keyifle bir kaç kez izlediğim bir film oldu. Filmi izleyen bir çok arkadaşım da epeyce beğendiklerini söyleyince, bu kadar beğenilmesinin nedeni nedir sorusu aklıma geldi. Gösterime girdiği 18 Aralık 2009 yılında ilk hafta 60 bin kişinin izlediği Vavien, Siyad ve İstanbul Film Festivali-Altın Lale Yılın En İyi Türk Filmi gibi ödülleri de alması ekip çalışmasının başarısını sergiliyor.

Taylan Biraderler
Vavien’i izlemeden önce oyuncu kadrosunda Engin Günaydın ve Binnur Kaya’yı görünce ister istemez Avrupa Yakası’ndaki oyunculuklarından sıyrılabilecekler mi diye düşünmedim değil. Canım Ailem dizisindeki İlker Aksum’un oyunculuğunu da merak ediyordum. Vavien daha ilk sahneden bizi gülümsetmeyi başarıyor. Sebebi, Engin Günaydın’dan beklediğimiz komik tiplemesi. Bir yandan da, Günaydın’ı ciddi görmek beni şaşırttı diyebilirim. Filmin türüne komedi diyemeyiz. İnternet forum sayfalarında, Fargo tarzında “kara film” denemesi olarak sınıflandıran izleyicilerin yorumlarını da okumak mümkün. IMDB’ de “komedi, drama ve gerilim” olarak etiketlenen film, 1540 oy ile 10 üzerinden 7.5 puanını almış.
Senaryoyu yazan Günaydın, bazılarımızın da bildiği gibi Tokatlı. Günaydın’ı Tokatlı Cemal rolünde yadırgamıyor, bağrımıza basıyoruz. Cemal’in konuşmaları Avrupa Yakasındaki tiplemeyi hatırlatıyor zaman zaman. Sanırım bunda şivenin çok etkisi var. Özellikle, bir yöreye ait bir şive ile “konuşmaya çalışan” oyuncuların hezimetine uğrayan filmler, güzel senaryolara rağmen beklentimizin uzağında kalabiliyor. Oyunculuk, replikler arasında sıkışıp kalıyor ve oradan çıkamıyor. “Hadi, bir sonraki replikte başarabilcek mi acaba” endişesini yaşatan diyaloglar beni olduğu gibi bir çok izleyiciyi de rahatsız eder diye düşünüyorum. Vavien’de böyle bir sorun olmadığı için filmin bütünlüğü bozulmuyor. Bu konuda diğer bir örnek de, Sevilay’ın (Binnur Kaya) babası ile telefon konuşmaları olabilir. Telefondaki ses ise Settar Tanrıöver (olduğunu tahmin ediyorum cünkü oyuncu listesinde yazmıyor) tam bir Alamancı babadan beklenen konuşmayı yaparken çok başarılı. Sadece sesini duyduğumuz baba karakteri, hemen gözümüzün önünde canlanıyor. O da sesi ile filmin vazgeçilmez bir karakteri oluyor. “Gızın gızın, konişcen mi? Ooo, o da gelcek de…” diye devam eden sahne beni en çok güldürenlerden biri.
Kader, Nokta, Ayrılık ve daha bir çok uzun metraj film ve dizilerde oynayan Setter Tanrıöğen’in filme katkısı da hatırı sayılır oranda.

Binnur Kaya’nın (Sevilay) oyunculuğu için ise söyleyeceğim, yine Taylan Biraderler’in Küçük Kıyamet (2006) filminde olduğu gibi, özellikle kilit noktalarda kullandığı bakışlarının yarattığı gerilimden faydalanmaları, hikayenin düğüm noktalarında etkileyici olmuş. Kaya’nın Avrupa Yakası’nda aşina olduğumuz tiplemesinden çok uzakta olan karakter, kendine güvenen Şahika tiplemesinin tam tersine kocası ve ailesi için mücadele eden geleneksel kadın modelini gayet iyi üstlenmiş.

Sevilay’ın hayattan beklentisi ne kadar sıradansa, Cemal’in hayalleri de onun tam tersinedir. Genel olarak, Sevilay’ın böyle bir karakteri sergilemesi bir şekilde toplulumuzdaki kadın figürünü de sorgulatıyor aslında. Örneğin, neden bu kadar fedakar olmak zorunda, Sevilay? ve diğer Sevilaylar? Sevilay’ın suçu ne? Onlar böyle olmayınca aile bir arada kalamıyor mu?
İlker Aksum’un ( Canım Ailem dizisinde Halim rolündeydi ) ise Küçük Kıyamet filminde kullandığı güçlü oyunculuğunu, Vavien’de süre olarak kısa ama etkili rolünde de görmek mümkün. Aksum’un her iki filmdeki rolünün ortak paydası, az sayıda replik kullanarak, bakışlarını ön plana çıkaran çekimlerden dolayı da olabilir. Aksum’un, Küçük Kıyamet filminde “Ev sahibini bekletmeyelim” repliğini söylerkenki bakışları ile Vavien’deki Engin Günaydın’a “N’oldu , nasıl düştü Sevilay?derken gözlerindeki ifade, ölümü sorguluyor; sorgulatıyordu.

Taylan Biraderler’in ilk filmi Okul (2003) ise, epeyce eleştiri almış. Türkiye’de çekilen korku filmleri ile kıyaslama yapacak olursak, ki sayı olarak çok olmasalar da, bir çok sahnenin yabancı korku filmlerinden kolaj yapıldığı hissine kapıldım. İlk filmden bu yana epeyce bir basamak çıktıklarını itiraf etmek gerekiyor.
Vavien’in, küçük bir şehirde sıkışıp kalan insanların, özellikle erkeklerin çıkmazlarına yoğunlaştığını düşünmek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Fakat, genel olarak
hikaye Cemal’in üzerinden anlatıldığı için, Günaydın’ın yer aldığı sahne sayısı daha fazla. Diğer yandan, senaryonun Günaydın’a ait olması da oradaki hayatın ayrıntılarına iyice dalmamızı kolaylaştırıyor belki de. Başka bir açıdan düşünecek olursak, Günaydın kendisi bu filmi çekseydi nasıl olurdu diye düşünmedim değil. Taylan Kardeşler, çekim teknikleri ve görsel açıdan filme evrensel bir dil vermeye çalışırken, senaryonun handikaplarına da düşmemiş de değil bence. Filmden bir detay olacak ama örneğin, Sevilay’ın (B.Kaya) dönüşünden sonra hikaye başka bir yere evrilebilirdi.
Film, Sevilay’ın ve Cemal’in hayallerinin gerçekleşmiş bir bileşkesini sunarak bitiyor ama bu son sahnenin gereğinden fazla uzatıldığını düşünüyorum.
Ocak 2010

İlgili linkler:
http://www.tersninja.com/taylan-biraderler-biz-sinemadan-henuz-para-kazanabilmis-degiliz/
http://www.vavien.com/

Leave a comment